Moon
By Ahmet Haşim
Translated by Osman Akin
Moon
All day we wandered through the meadows and along the shore. Since the sun cast everything with such sharpness and clarity that it left no room for daydream, we lived only through our eyes and didn’t have any fun.
Who hasn’t felt how swiftly the soul grows weary of seeing the dusty leaves of trees, lizards shedding their skins on rocks, and—beneath the sullied waters—shards of glass, rusty cans, and the remains of old shoes? I know from experience that it’s impossible not to return home heavy with melancholy and barren of hope after a sunny day’s outing. The sun is a companion that tells true yet harsh things to you all day long. Is it possible to have fun or feel joy in its light?
At last, evening arrived. Darkness fell. Two figures, sitting across from each other—we could no longer see faces but could only hear voices. Suddenly, we thought we heard a strange rustling behind us, like a whisper. We turned our heads: a red moon was rising, dragging itself along the leaves of the two large pistachio trees. In an instant, the entire landscape of the world around us shifted and transformed: it was as if we were in an ambiguous and incomplete realm traced with the black ink of a Japanese painter. The intoxication of witnessing and conceiving everything with clarity wrapped around our limbs like the slow smoke of opium.
Where there had been shabby trees during the day, a lush forest now stood. The squalid daughters of the poor family eating across from us had turned into ornate visions under the moonlight shining on their faces. The sea’s murky waters had emptied away, and now, in their place, a fluid light shimmered on the sands of the shore, singing a song. We had begun to fear the beauty of the world. The happiness emanating from the moon’s enchantment had filled our souls to the point of bursting.
Moon! Moon! Lying moon! Just as dreams comfort those ruined by intellect, you are the one who consoles those weary of the sun!
Ay
Bütün gün kırlarda, deniz kenarlarında dolaştık. Güneş, hayale müsaade etmeyecek tarzda her şeyi vazıh ve berrak gösterdiği için yalnız gözlerimizle yaşadık ve hiç eğlenmedik.
Ağaçların tozlu yapraklarını, kayalar üzerinde durup soyulan kertenkeleleri, denizin kirli suları altında cam kırıklarını, paslı tenekeleri, eski pabuç nâşlarını seyretmenin ne kadar çabuk ruha kesel verdiğini tecrübe etmeyen var mı? Güneşli geçen bir gezinti gününden sonra, akşamüstü eve mahzun ve nevmid dönmemenin mümkün olmadığını tecrübelerimle bilirim. Güneş, bütün gün, insana doğru fakat acı şeyler söyleyen bir arkadaştır. Onun ışığında eğlenmenin ve mes’ut olmanın hiç imkânı var mı?
Nihayet akşam oldu. Karanlık bastı. Karşı karşıya oturmuş iki insan, artık yüzlerimizi görmüyor, yalnız seslerimizi duyuyorduk. Birden, arkamızda garip bir fısıltıyı andıran bir hışırtı duyar gibi olduk. Başımızı çevirdik: İki büyük fıstık ağacı arkasından kırmızı bir ay, sanki yapraklara sürünerek yükseliyordu. Birden etrafımızda dünyanın bütün manzaraları değişti: Sanki Japonyalı bir ressamın siyah mürekkeple çizdiği mübhem ve nâtamam bir âlem içinde idik. Artık her şeyi sarahatle görmek ve tahayyül etmek imkânının sarhoşluğu vücudumuzu, yavaş bir afyon dumanı gibi uyuşturuyordu. Etrafımızda, gündüzün bütün uyuz ağaçları yerine zengin bir orman vücud bulmuştu. Karşıda yemek yiyen fakir ailenin kirli kızları, yüzlerine vuran ay ışığı içinde birer murassâ hayal olmuşlardı. Denizin bulanık suları boşalmış ve onun yerine şimdi sahilin kumları üzerinde ziyadan bir mâyi sallanıp bir şarkı söylüyordu. Dünyanın güzelliğinden korkmaya başlamıştık. Zira aydan akan büyünün saadetiyle ruhlarımız çatlayacak kadar dolmuştu.
Ay! Ay! Yalancı ay! Zekâdan harab olanları dinlendiren hayal gibi, güneşten bunalanları da teselli eden sensin!
Ahmet Haşim (1887–1933) was a Turkish poet born in Baghdad and educated in Istanbul. He published two major poetry collections, Göl Saatleri (1921) and Piyale (1926). His work marked a transition between late Ottoman and early modern Turkish literature.
Osman Akin is a high school student born in Istanbul and currently living in Lubbock, Texas.